Notice: Undefined index: HTTP_ACCEPT_LANGUAGE in /home/ahmedti/domains/ahmetyapan.net/public_html/counter.php on line 92
Ahmet YAPAN Photography - Yazılarım
YAZILAR
Bergama: "Medeniyetlerin Buluştuğu Yer"
5 Mayıs 2011 Perşembe

     Her köşesinden tarih akan, inanılmaz doğa güzellikleri ile çevrili bir ülkede yaşıyoruz; ancak ne yazık ki çoğu zaman yanı başımızdaki güzelliklerin farkında olamıyoruz. Mesela kaçımız şehrimizdeki bir etnografya veya arkeoloji müzesine gitti? Kaçımız her yıl yüz binlerce yabancı turisti çeken ama yerli turiste hasret kalmış tarihi yörelerimizi gezdi? Bu hafta sonu bir değişiklik yapıp tarihte ilklerin yaşandığı bir krallık merkezi olan Bergama’ya gitmeye ne dersiniz? Cevabınız evet ise gelin, sizi bütün şirinliği ve tarihi dokusu ile karşılamaya hazırlanan Bergama’yı daha yakından tanıyalım.

 

    Bergama'nın antik ismi olan "Pergamon" kale, burç, hisar, kapalı yer anlamını taşımaktadır. Muhafazalı yer olarak anlaşılması daha çok kartal yuvası şeklinde Akrepolü’nün son derece güvenli ve korumalı bir görünüm göstermesindendir. Büyük İskender'in ölümünü takip eden dönemlerde General Lysimachos burayı kendine üs edinir ve güvenlikli olması nedeniyle 3000 altınlık büyük hazinesini de buraya koyar. Lysimachos'un ölümü üzerine tüm Ege kıyısında olduğu gibi Bergama da, Suriye Kralı Antiochos'un eline geçer. Ancak Lysimachos'un kumandanı Philetarios Antiochos'la anlaşmanın yolunu bulur ve hazineyi de şehri de ondan kurtarır. Böylece Bergama Krallığı'nın imarı ile uğraşır ve elindeki hazine ile Bergama'ya üstün sanat değeri olan eserler ve yapılar kazandırır. Hatta bugün sanat tarihi çevrelerinde İon ve Roma stilinin yanısıra bir Bergama üslubundan bile söz edilmektedir. MÖ 197 yılında ise II.Eumenes tahta geçmiş ve 38 senelik saltanatı boyunca Bergama rahat bir devir geçirmiştir. Eumenes şehri surlarla çevirtir. Alt Agora, Büyük Gymnasium, kütüphane ve Zeus sunağını yaptırır. Bu dönemdeki yüksek Bergama üslubunun en güzel örnekleri arasında "Ölen Galya’lı " ve " Zeus Sunağı " bulunur. Ancak ne acıdır ki, 1900-1913 yılları arasında Wilhelm Dörpheld yönetimindeki kazılarda ortaya çıkarılan yapıtlardan taşınabilir olanları  ve bu arada Zeus Sunağı parçalar halinde Dikili Limanı'ndan Berlin'e gönderilir. Yakın bir tarihe kadar Zeus Sunağı’ nın Bergama’ya geri gönderilmesi için büyük çabalar harcanmış ancak ne yazık ki çabalar sonuçsuz kalmıştır. Daha sonraki dönemlerde Roma Krallığı Bergama'yı kendi eyaletleri arasına alır. Bergama'yı Asya devletlerinin baş şehri ilan ederek vali göndermez. Bu dönemde Bergama'nın başına gelen en büyük talihsizlik 200.000 rulo kitabın Antonius tarafından Kleopatra'ya hediye edilmesidir. Daha sonra yakılan İskenderiye Kütüphanesi ile birlikte yok olan bu kitaplar Bergama Krallığı'nı ve çağını aydınlatacak çok önemli belgeler olarak kaybolup giderler. Oysa Asya’nın en büyük kütüphanesini kurmuş Bergamalılar, hatta bu kütüphane öyle büyükmüş ki Mısırlılar’ın İskenderiye Kütüphanesinden daha zenginmiş. Bu zengin Bergama kütüphanesi Mısırlılarca kıskanılmış. Kitapların yazımında kullanılan papirüs kağıdını Bergama'ya göndermemişler. Nil kıyısında üretilen papirüsün gelmeyeceğini gören Bergama kralı, halkına bir çağrıda bulunmuş. Krallık sınırları içinde kim kitap yazımında kullanılan papirüs'ün yerini alacak bir malzeme üretirse ödüllendirilecek , denilmiş. Halkın arasından iki köylü oğlak derisinden ürettikleri inceltilmiş deri örneklerini krala sunmuşlar. Bu deriler öyle güzel işlenmiş ki üzerine yazı yazılabiliyor ve yeni kitaplar oluşabiliyormuş. Yarışma sonuçlanmış. Papirüs kağıdının yerini alacak olan işlenmiş deriyi üreten köylü ödüllendirilerek kütüphanede görevlendirilmiş. Böylece Bergamalılar tarihte ilk kez parşömen kağıdını kullanan toplum olmuş.

 

     Bergama tarihinde gerçekleşen ilkler

 


   * İlk parşömen kağıdının bulunuşu


   * İki yüz bin ciltlik ilk Asya kütüphanesi


   * İlk büyük hastane, tıp sembolü çift başlı yılanın ilk kullanıldığı yer


   * Sağlık merkezi Asklepion’da hastaların müzik ve sporla tedavi edilmesi


   * İlk kent imar yasası, ilk köle ayaklanması ve komün devleti,


   * Dünyanın en dik tiyatrosu Akropolis


   * İlk üçlü öğretimin, ilk orta ve lise öğretiminin uygulanışı

 

      Heron olarak adlandırılan krallar sarayı Akropolis kuşkusuz Bergama’nın en önemli tarihi dokularından birini oluşturuyor. Attalos döneminde yaptırılmış olan bu şahaser yapılarda bir tapınak salonu ve odalar bulunur. Bu odalar sütunlu ve bir havlu etrafında dizilmişlerdir. Saray girişinde ise sarnıçlar yer alır. Athena Tapınağı'nın giriş kapısı yanında ise depolar ile hizmetkar odaları bulunur. Eumenes ve Attalos’un sarayları, ve 16,000 kişilik dünyanın en dik tiyatrosu olan Bergama tiyatrosu da bu alanda yer alır. Bergama Tiyatrosu iki yatay yol ile üç bölüme ayrılmış ve yer bulmada kolaylık sağlamak için oturma tribünleri arasına sık merdiven konulmuştur. Hellenistik devirde ahşap olan tiyatro sahnesinin bugünkü podyumu Roma Dönemi'nden kalmıştır.

 

     Bergama’ya gittiğinizde mutlaka görmeniz gereken bir başka yer de Asklepion’dur. Asklepion ilk çağlarda Bergama'da “Buraya ölüm tanrısı giremez” denilen sağlık tanrısının adına kurulmuş önemli bir sağlık merkezidir. Bergama çıkışında sağa sola doğru kıvrılan yoldan ilerlendiği zaman Asklepion kutsal mahalline varılır. Asklepion 'a gelirken sütunlu cadde ilk görülen yerdir. Cadde sonunda giriş yerine gelinir. MS.22 yy.'da yapılan tapınak, dört korint sütunlu ve cephesi iki basamaklıdır. Sağ köşesinde yer alan büyük kare bina imparator odasıdır. Asklepieion'un en parlak yıllarında, "Satyrosk" ve "Galenius" gibi dünyanın ilk büyük hekimleri burada yaşamış ve ders vermişlerdir. Burayı ilginç kılan ise genellikle, telkin, fizyoterapi ve müzik-terapi gibi bugün halen kullanılan çeşitli tedavi yöntemlerinin uygulanmış olmasıdır. Hastalara su ve çamur banyoları yaptırmak, şifalı otlar ve kremlerle hastaları yağlamak, masaj yapmak ve spor tedavi yöntemlerinin başında geliyordu.  

 

     Bergama’ya geldiğinizde gerek yakın tarihimizi, gerekse uygarlığın ilk kalıntılarını bir arada görmek için Bergama Müzesi'ni de mutlaka gezmelisiniz. Carl Humman ve Alexander Conze yönetiminde 1878 yılında Bergama'da başlayan arkeolojik kazılar 1927 yılında Theodor Wiegand başkanlığında devam etmiş aynı yıl akropol kazılarına ek olarak Asklepieion'da kazıların başlamasıyla birlikte eserler çoğalmış ve yeni bir müze binasına gereksinim duyulmuştur. 1932 yılında Bergama'ya gelen Mareşal Fevzi Çakmak konuyla yakından ilgilenmiş, ziyaretinden sonra yeni bir müze kurulması için emir vermiştir. 13 Nisan 1934 tarihinde Bergama'ya ziyareti esnasında bir sağlık merkezi olan Asklepieion'u da gezen Mustafa Kemal Atatürk, müze binasının yapımının da devam ettiğini görmüştür. Yapımı tamamlanan Bergama Müzesi 30 Ekim 1936 tarihinde, İzmir Valisi Fazlı Güleç tarafından ziyarete açılmış ve 1979 yılında da bugünkü müze binası içine alınmıştır. Müzedeki Erken Tunç Dönemi'nden Bizans Dönemi'ne kadar değişik dönemlere ait arkeolojik eserlerin çoğu Bergama ve çevresinde yapılan kazılardan çıkmıştır. Etnografya seksiyonunda bölgeye ait halı, kilim (Yuntdağ, Yağcıbedir, Kozak Bergama dokumaları), kumaş dokuma örnekleri, el işlemelerinin yanı sıra Anadolu'nun diğer yörelerine ait el emeği eserler de sergilenmektedir.

 

     Gezmeniz gereken o kadar çok yer saydım ki acaba bunların hepsini gezmeye vaktiniz olacak mı bilmiyorum ancak ben yine de Bergama Pazarı’na uğramadan gitmemenizi öneriyorum sizlere. Bergama Pazarı'nı gezerken dağ köylerinden akın akın gelip kasabayı şenlendiren Bergamalı kadınlarının halıları, kilimleri, meyve ve sebzeleri sizler için görücüye çıkacaklardır. Pazar bitiminde çok yorulduğunuzu hissederseniz, eh ünlü kaplıcalara uğramadan olmaz . Kaplıcaları da bir başka güzelliğidir çünkü Bergama'nın. Peki ya kaplıcadan çıktıktan sonra Kozak Yaylası’nın eşsiz çam ormanlarında sıcacık bir çaya ne dersiniz ?

 

     Hala sırt çantanızı hazırlamaya başlamadıysanız bence acele edin çünkü şirin ilçemiz Bergama tüm tarihi dokusu, doğal güzelliği ve sıcak insanı ile sizi ağırlamak için sabırsızlanıyor.


     Nerede kalınır:


1) Berksoy Oteli: (***) 0 232 633 25 95              

2) İskender Oteli: (***) 0 232 633 21 23

3) Motel Tusan: 0 232 667 22 36

4) Otel Asude: 0 232 633 31 79

5) Sayın Pansiyonu: 0 232 633 24 05                

6) Manolya Pansiyonu: 0 232 633 44 88

7) Berlin Pansiyonu : 0 232 633 26 25  

8) Bergama Pansiyonu: 0 232 633 23 95

      Nerede yenir:

1) Sağlam Restaurant: 0 232 632 88 97            

2) Güney Sofrası: 0 232 633 20 46             

3) Meydan Restaurant: 0 232 633 17 93                                                                                                                  
4) Karavan Restaurant: 0 232 633 39 02

    

      Ulaşım:

* Bergama-İzmir: 110 km 

* Bergama-Çanakkale: 220 km

* Bergama-İstanbul: 580 km

 * Bergama- Ankara: 680 km   
           

Not : Her gün İstanbul’dan ve Ankara'dan Bergama'ya otobüs kalkıyor. Uçak ile gelmeyi tercih edenler ise İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan otobüs ile aktarma yapmak zorundalar. Bergama’ya en yakın tren istasyonu ise 45 km uzaklıktaki Soma İstasyonu.

 

Not: Yukarıda okuduğunuz ve web sitemde paylaşmaktan büyük mutluluk duyduğum bu BERGAMA tanıtım yazım, yüksek lisans öğrencilik yıllarımda yayın kurulu üyesi olmaktan büyük mutluluk duyduğum BEYOND dergisinin 2003 yılı sayısında yayınlanmıştır.


 Ahmet YAPAN

Etiketler:
Toplam Yorum: 0 - Yorum Yaz
/ 1